26 Mart 2016 Cumartesi

3. Ay

Miniğim, güzel bebeğim, Aras'ım..
 Bir ay daha ışık hızıyla geçip gitti. Sence de fazla hızlı değil mi?
 Bu ay 6460 ağırlında, 60 cm boyundasın ama bana sorsan el kadarsın. Hala o kadar savunmasızsın ki.. Hoş dünyaya geleli sadece 3 ay olmuş bırakıyım da ol ama demi :) 
 Çok cilvelisin bir kere baştan söyleyeyim. Kucağımıza alıp iki okşadığımızda hemen o çene açılıyor kocaman ♥♥♥ Biraz ağır ol evladım ne o öyle kıkırdamalar gülmeler. Daha gözünün önünü zor gören bebeksin sen unutma. Yok illa yapacağım diyorsan bana yap sadece annemm..
 Uzun bir süre bu gülmelerine baban denk gelmedi. Ben, halan, babannen 'Ayy ne güzel gülüyor benim bebeğim' modunda gezince bizimki merak etti galiba. Seni kucağına alıp alıp 'Güzel oğlum, aslan oğlum' diye seviyor. Üstüne gülücüğüde kaptıysa 'Ayşe koş Aras gülüyor bak' diye mest oluyor. Evet iki cetvellik boyunla herkesi mest ediyorsun. ♥♥
 Abiciğinden aldığın darbelere dayanıklı çıktın maşallah. 'Aayaa' diye sesleniyor sana. Tin tin gelip yanağından bir buse alıp  dıgil dıgil diye gıdıkladığını zannedip canını acıtıyor. Arada kaptırıp tokat attığıda oluyor, oluyor da sen ağlayınca oturup oda ağlıyor. Kızma olur mu bitanem abine :/ 
Çok içli bir bakışın var senin. İçimde bir parçayı koparıyor resmen. Ne hata yaptım ben diyorum suç arıyorum kendimde öyle vicanımı sızlatan. Her seferinde 24 saatimi sana ayıramadığım için hayıflanıyorum. Başkaları gördüğünde kucağına alıştırmışsın diyorlar ama daha da fazlasını istediğini/vermem gerektiğini düşünüyorum. Lakin bir abin var . 
Çok seviyorum seni ufaklığım. Zaman dursun ben seni öpüp koklayım istiyorum. Hayat en güzel çiceklerini açsın sana..

12 Mart 2016 Cumartesi

2. Ay


Miniğim.. İnan günler nasıl geçiyor durup düşünemiyorum. Gözümü aydınlık bir sabaha açıyorum bir bakıyorum gün bitmiş. Öyle hızlı akıyor zaman.
 2. ay kontrolünde 5800 gr olmuşsun. Aşıya verdiğin tepki abinle aynı sanki. İğne vurulduğunda ortalığı yıktın ama sakinleşmen uzun sürmedi. Çok şükür..
 Etrafı incelemeye başladın çoktan. Bazen öyle bakışlarını yakalıyorum ki sanki "Nerdeyim ben?" der gibi. Bazen de öyle hüzün dolu geliyor ki gözlerin..Annecim seninle yeterince ilgilenemiyorum diye hayıflandığımdan oturup birkaç kez ağladım evet.Duygusallık tavandayken senin o bakışlarında eklenince ister istemez gözlerden yaş akıyor..
 Yavrum benim öyle sakin ve uysalsın ki benim durumumun farkında olduğunu düşünüyorum bazen. "Abim yeterince uğraştırıyor seni birde benimle uğraşma" der gibisin. Ya da henüz doğduğunun bile farkında değilsin. Rabbim'in hediyesisin.
 Her geçen gün daha çok seviyorum, daha çok bağlanıyorum sana. Daha çok tanıyorum seni. Ne için ağladını, nasıl daha rahat ettiğini anlıyorum ufak ufak..
 Çok çok güzel ömrün olsun miniğim. Sevgiyle atsın kalbin her daim..

19 Şubat 2016 Cuma

İkinci Çocuk, İkinci Annelik


Anne olmak muhteşem bir duygu.. İki senede iki kez anne olan biri olarak söylüyorum ikiside öyle farklı ve tarifsiz ki.. Hissettirdikleri, dokunuşları, gülüşleri, kokuları.. Aynı olan birşey varsa miniklerimi ilk gördüğümdeki his. Yani benim için aynı diyebildiğim tek şey bu..
O kadar farklılar ki birbirlerinden durup durup "Poyraz böyle yapmıyordu Aras yapıyor. Bak Poyraz'da başıma şöyle birşey gelmişti Aras'ımda olmadı." diye söylenirken buluyorum kendimi. Evet kardeş dahi olsalar hiçbir çocuk bir diğerine benzemiyor. Evet kıyaslamamak gerekiyor. Ama gözünüzle gördüğünüzde "Nasıl ya?" diye şaşıp kalıyorsunuz. İkisine de siz can verdiniz siz büyütüyorsunuz ama aradaki uçurumu iki ayda anlayabiliyorsunuz..
 Çocukların farklı olmasından çok kendim farklıyım. Sanki aradan bir senecik değilde durup sakinlesip olgunlaşmamı sağlayacak yıllar geçmiş. 
 Nasıl kucağıma alacağımdan, nasıl emzireceğimden, nasıl öpüp koklamam gerektiğinden bi haber değilim artık. Dönüp biri "Yavrum öyle tutma yazıktır" dese "Ben bilirim sen karışma"diyecek ayardayım artık mesela. İlk annelik deneyiminde öyle mi halbuki.. Ya teyze sen niye öyle dedin, ben şimdi yanlış mı tutuyorum, ah yavrum demek yanlış tuttuğumdan ağlıyordu, bi zarar verdim mi acaba, nasıl tutuyum ögretsene bi, iyi mi böyle.. 
Daha bir rahat oluyor insan kabul ikincisinde. Ee az çok biliyorsun sonuçta. Ağlaması sadece aç olduğu anlamına gelmiyor. Ya da battaniyesiz üşüyüp hasta olmuyor.
 Bir bağaj dolusu eşyayla gezmiyorsun. Neyin lazım olacağını tahmin edebiliyorsun. Ama illaki yanına almadığın birşey lazım oluyor oluyor ama dünyanın sonu gelmiş karamsarlığına kapılmıyorsun..
Çocuğunu sevmek isteyenlere sevemezsiniz benim çocuğum diye çemkirmiyorsun. Dokunmadan sevmelerine göz yumabiliyorsun artık..
 İçindeki sevgi bambaşka bir hal alıyor. Bu sefer evlat sevgisinin ne demek olduğunu biliyorsun. Daha bir içten sarılıyorsun. Akıp giden zamana yetişemeyeceğini bildiğinden.
Anın tadını çıkarmak lazım elinden kayıp getmeden. Bu yüzden bu sefer hisettiğim gibi yön veriyorum anneliğime. O kitapda bu yazıyor onu yapmalıyım, şu pedagog demişse öyle davranayım demiyorum. İçimden geldiği gibi anneliğimin keyfini sürüyorum..

Dipnot: ve tabi kii oğullarımı çok sevip maşallah diyorum..

20 Ocak 2016 Çarşamba

1. Ay



Aras'ım..
16 Aralık sabahında kucakladım seni. Öyle minik geldin ki. Öyle iyi geldin ki.
Çarşamba günü saat 9:13 göstertiğinde açtın bu dünyaya gözlerini. İlk ağlamanı duyduğumda çok şükür dedim. İyi olup olmadığı merak edip sorsam da görene kadar rahat etmedim. Seni yanıma getirdiklerinde ağlıyordun yanağıma değince sustun. Kokladım,öptüm o sıcak yumoş yanağını. Çok güzelsin annem..
 9 ay karnımda vakit geçirdik beraber. Ama iyi, ama kötü, ama yorgun. Bir aydır kollarımda sıcak minik bedenin ve güzel kokunlayım.Aynı bedende olmak gerçekten müthiş muhteşem bir his. Ama seni kucaklayıp emzirmek ayrı bir dünya. Kokunu çekerek içime, kayıp giden gözlerine bakmak kalbimin ortasını yakıp erimesini izlemek resmen.
Şu bir ayda öylesine uyumlu ve naif idin ki. Sana karşı mahcubiyetimi sorma hiç. 
Hastaneden çıkmadan memeyi kavrayıp güçlü ve tam emmemediğini doktoruna sormuştum. Zamanla düzeleceğini henüz çok küçük olduğunu söylemişti. Bu sebeble sarılık geçirdin. Sarılık değerin sınırda çıktı ve dr evde takip edilebilir yada hastanede ışın tedavisi görebilir demişti. Ben evde yanımda kalmanı tercih ettim. Ertesi gün tekrar test yapıldığında dr değerin düstüğünü emzirmeye devam ederek geçeceğini söylemişti. Nitekim öylede oldu.Test için kan verirken damarların ince olduğundan ne yazık ki hemşire denk getirememiş iki elinide denemek zorunda kalmıştı. İkisinde de epey uğraştığı için çok ağlamıştın. Baban sinirden yumruklarını sıkmaya başlayınca sen biraz çık gez diye onu yollamıştım. Kimse dayanamaz evladının ağlamasına ama baban biraz daha hassas bu konuda.
 Kilon 4900 gr olmuş gelişimin iyi. Abin gibi sen de bir aylıkken göz enfeksiyonu ve grip geçiriyorsun. Bol bol anne sütü ile atlatmaya çalışıyoruz. İnşallah bir an önce iyileşirsin.
 Rabbime şükürler olsun ki yanyanayız. Bir ömür boyu mutlu huzurlu sağlıklı olmanı diliyorum. Çok çok seviyorum..

30 Aralık 2015 Çarşamba

Hoşgeldin..

Minik leblebim iki hafta önce aramıza katıldı. Çok şükür ki sağlıklıyız ikimizde.
 Hoşgeldin miniğim..  

2 Kasım 2015 Pazartesi

Poyraz 1 Yaşında !


Benim minik fındık içim bir yaşında. Daha dün gibi derler ya hani yumuduk gözleri, elleri, boynu, kokusu hepsi sanki bir günde değişti. Gözünü açamayan o bebek boylu poslu delikanli oldu birden.
 Bakıyorum bakıyorum 'kocaman oldun sen ya' diyorum. Ama kucağıma alıp sevip öpüp kokluyorum 'benim miniğimsin' diyorum. Hem hemen büyü ki herşeyi yap, ordan oraya koştur,yaz-çiz istiyorum, hem de kucağımda öylece yatan halini özlüyorum.
Her günü öyle değerli ki şu 1 senenin. İlk bakışın, duruşun, ellerine bakışın, sımsıcak gülüşün, yemek yediğin hallerin, ilk adımların, dansların, ağlamaların, bıcır bıcır konuşmaların.. Hepsini tekrar tekrar yaşayabilirim evet :)
 1 yaşına 77 cm boyunda 10,70 gr ağırlığında girdin. 4 alt 4 üst olmak üzere 8 dişe sahipsin. Yürüdüğünü söyleyebilirim zira istediğinde destek almadan odada geziniyorsun. Yine de bir elin hep elimi arıyor işini garanti ediyorsun. Bangır bangır şarkısı çaldığında totona sahip çıkamayıp hemen oynamaya başlıyorsun. Annee diyorsun içimi eritiyorsun;) Baba, mama, memm(meme), dede, abba(abla), abii, ebe, gel, aayde(haydi), annanni(anane) diyebiliyorsun. Henüz benim çözemediğim birsürü şey daha söylüyorsun tabi ;) Bütün gün ordan oraya koşturuyorsun. Biraz yaprak elleyip, taşa dokunup, pisi pisi kovalayip, marketteki ablalara gülücukler saçıyorsun. Hiç tanımadığın insanların peşinden koşup, kucaklarına atlayıp onları seviyorsun. 
Yemek alışkanlığın değişmeye başladı. Önceden ne verirsem yiyen tosbaam şimdi beğenmediğini ağzından çıkarıp kafa sallıyorsun. Ki bu 'hayır' demek oluyor. Muz ve mandalinayı öyle iştahla yiyorsun ki! Bütün gün sadece ikisini versem yok demezsin..
 Sürekli oyun oynamak istiyorsun artık. Herşeyi ısırmak, dokunmak istiyorsun. Haliyle düşmeler, parmak sıkıştırmalar, hoplamalar arttı. Ağlarken birden birşey görüp 'aa' diye işaret ediyorsun. Gözünden yaş akarken yeni keşiflerin sevinciyle gülümsüyorsun.
 Uyumak istemiyorsun resmen. Kalkıp gezmek, oynamak, eşyaları dişlemek, top yuvarlamak istiyorsun. Ne yazık ki uyuman gerektiğinde biraz isyan ederek uyuyorsun.
 Gelip sarılmana, kafanı dizlerime koymana, anne demene aşığım resmen evet. Evet evlat aşkı diye birşey varmış. İstediğin kadar sinir harbine uğra yavrunun bir gülümsemesiyle işler değişiyormuş evet..
 Bütün ömrün yüzünde gülümsemeyle geçsin. Iyi ki doğdunbebeğim. İyi ki benimlesin..





31 Ağustos 2015 Pazartesi

Gebelik Günlüğü 23. Hafta

İçinde taşıdığı miniğiyle oynaşan bir gebe var bu hafta. Kıpır kıpır bizim ufaklık.
Galiba rahat ettiremiyoruz ki, bir o yana bir bu yana dönüp, uygun bir yer arıyor kendine. Ben abisinin peşinden koşarken onu da sürüklüyorum haliyle :-)
Büyüyen göbeğim sayesinde göbek deliğimin etrafı iyice ağrı yapıyor. Poyraz'dan biliyorum göbek deliği dışarı itildiği için bu ağrı. İlki kadar şiddetli değil ama kendini unutturacak kadar hafifte değil.
 Bir diğer sıkıntım mide yanması. Sanırım bunun için ilaç isteyeceğim. Ara ara gelen mide bulantısı ile çekilmez oluyor.
 Kramplar başladı birde. Magnezyum eksikliğinin bu keskin ağrılara sebep olduğunu biliyorum. Acaba ek vitamin alsam mı? Ufaklığı mağdur etmeyi hiç istemiyorum.
 Zor bir haftaydı. Fiziksel zorluktan çok duygusal zorluk beni yıpratıyor. O kadar saçma sapan şeyler var ki hayatımda ne ile uğraşacağımı şaşırıyorum.
 Bence insanlar ağızlarından çıkan şeylerin nereye varacağını düşünüp öyle konuşmalı. Mesela hiçbir anneye 'çocuğunu alacağız' şakası yapılmamalı. Hiçbir zaman..
 Büyük oğlumu halen emziriyorum. Evet sütüm ciddi oranda azaldı. 5 dakika bile yetiyor gerçekten, hemen sakinleşiyor. Hala emzirirken canım acıyor ya az daha sabır diliyorum.
 Ufaktan kasılmalarım var gibi. Bazen karnım öyle sıkıştırıyor ki nefes almada zorlanıyorum. Süresini falan takip etmedim, zaten düzenli de değiller. Yalancı sancılar olsa gerek diye düşünüyorum.
 Seslerimizi duymaya başlamış miniğim. Ne acayip sesler geliyor diye yadırgıyor mudur acaba? Ya da bi susun arkadaş diyor mudur?
 Hemen yorulduğumu hissediyorum. Zormuş bebeğin küçükken 2.ye hamile kalmak. Sürekli bir yetememe korkusu. Çevreden 'ona bakamazsın ver ben bakarım' baskısı. Uysal bir bebek ol miniğim. Ne seni ne abini gözümün önünden ayıramam.
 Korkuyorum gün geçtikçe. Ne yapacağım diye endişeleniyorum. Güzel olsun istiyorum ikiniz içinde.
 Herşey en güzel olsun..